Türkiye’de yargı sisteminin önemli bir parçası olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 293. maddesi, "Uzman Görüşü" ile ilgili düzenlemeleri içermektedir. Bu madde, taraflar arasında bir uyuşmazlık olması durumunda tarafların bilimsel mütalaa (uzman görüşü) alabilmesine, bu mütalaanın dosya kapsamında incelenmesine ve mütalaa veren uzmanın mahkemeye gelerek dinlenmesine ilişkin hükümler getirmektedir. Madde, uzman kişinin çağrıldığı duruşmaya katılmaması durumunda, hazırladığı raporun mahkemece dikkate alınmayacağını da belirtmektedir.

Türk yargı sistemi, birçok uyuşmazlık ve anlaşmazlık durumunu ortaya koyan basit veya karmaşık yargılamalar yapar. Bu nedenle, yargı sistemindeki Cumhuriyet savcıları ve hâkimler, birçok teknik konuyla karşı karşıya kalmakta ve bu durum hukuki çıkmazları da beraberinde getirmektedir. Mahkemelerin, uzman görüşü bulunan bir dosyada bu görüşü dikkate almaksızın karar verdiği durumlarda, Yargıtay’ın, uzman görüşünün değerlendirilmediği gerekçesiyle dosyayı bozduğu içtihatlar mevcuttur. Bu duruma örnek olarak, 2022/2237 E., 2022/3385 K. sayılı içtihat metninde yer alan “…uzman görüşü, bu görüşü sunan davacı taraf açısından yazılı belgeye bağlı bir beyan niteliğindedir. Bunun anlamı, uzman görüşünde yer alan maddi vakıaların, dava dilekçesinde ileri sürülen vakılar gibi bağlayıcı etkisinin olmasıdır. ” yine aynı paragrafta yer alan  “…mahkemece uzman görüşünün bu etkisi ile ilgili bir değerlendirme yapılmadığı gerek hesaplamaya esas alınan unsurlar, gerekse hesaplanan alacak miktarları yönünden uzman görüşünün bağlayıcılığı üzerinde durulmadığı anlaşılmaktadır.”

İçtihat metninde de belirtildiği üzere, uzman görüşü mahkemece değerlendirilmelidir. Ancak, bu değerlendirme sonucunda karar vermek, mahkemenin takdir yetkisi dâhilindedir. Uzman görüşleri, yalnızca teknik bir konuda değil, hukuki farklı perspektifler sunma amacıyla da alınabilir. Bu farklı perspektifler, hâkimin meseleye daha geniş bir hukuki açıdan bakmasına yardımcı olabilir. Uzman görüşünün önemine vurgu yapılırken, bu görüşe başvurmanın bilirkişilikten farklı olduğu da unutulmamalıdır. Uzman görüşü, teknik anlamda bir delil niteliği taşımaz; aksine, tarafın mahkemeye sunduğu yazılı belgeye bağlı bir beyan veya açıklama niteliğindedir. C. Akil’in "Medeni Yargılama Hukukunda Mahkeme Tarafından Atanan Bilirkişi-Uzman Tanık Ayrımı" (2011/2, s. 177) çalışmasında da belirtildiği gibi, her ne kadar bilirkişi raporu delil niteliği taşısa da, uzman görüşünün önemi Yargıtay içtihatlarında da vurgulanmıştır. Yargıtay’ın 2019/2249 E., 2019/5266 K. sayılı kararında; “Taraflar kendi menfaatlerini koruyabilmek ve alınan bilirkişi raporlarından tatmin olmamaları halinde olayın tam olarak aydınlanmasını sağlamak ve doğru ve adil kararın verilmesi için uzman görüşü alıp, mahkemeye ibraz edebilecektir. Mahkeme özellikle özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda, tarafların sunduğu uzman görüşünün dava konusuyla ilgili olması halinde mutlaka dikkate almak ve değerlendirmek zorundadır. ” yine aynı paragrafın devamında yargıtay içtihatında uzman görüşünün önemine şöyle değinmektedir. “uzman görüşüne dayanan tarafın 6100 sayılı HMK’nın 27., Anayasanın 36. Ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiş olabilecektir. ”

Uzman Görüşü ile Bilirkişi Raporlarının çelişmesi durumu Türk Yargı Sisteminde oldukça fazladır. Yargıtay içtihatları bu duruma açıklık getirmiştir. 2015/5127E. , 2016/4635K. İçtihatında çelişmesi durumunda yeniden incelenmesini talep etmiştir. Yine 2018/4622E., 2018/4250K. İçtihatında ise “Dosyaya ibraz edilen uzman görüşünde bilirkişi raporu ile tespit edilen görüşlerinin aksine tespit ve görüşler ileri sürülmüş olup, bilirkişi raporu ile uzman görüşü ciddi şekilde çelişkiler içermektedir. Alınan bilirkişi raporu ile uzman görüşü arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilmesi…..” şeklinde yer almıştır. 

Tüm bu değerlendirmeler ışığında, VERİSUD şirketi, çeşitli alanlarda uzmanlaşmış profesyonel teknik ve avukat kadrosuyla en yüksek kalitede hizmet sunmaya hazırdır. VERİSUD, hukuki meselelere geniş bir perspektif kazandırmak, teknik açıdan doğru verileri elde ederek bunları analiz etmek ve elde edilen sonuçları hukuki çerçevede sunmak konusunda yetkin bir şekilde hizmet vermektedir. Türkiye’de uzman görüşü almak, birçok davalı veya davacının yeterince önem vermediği, ancak Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere son derece önemli bir müessesedir. Bu süreç, yalnızca davacı veya davalı için değil, aynı zamanda tarafların avukatları ve mahkeme için de önemli ölçüde yol gösterici niteliktedir.

VERİSUD, tüm detayları alanında uzman kadrosundaki profesyonellerle birlikte analiz eder, geliştirir ve strateji üretir. Türkiye’de uzman görüşü almak için üniversitelerin akademik kadrolarından ya da farklı alanlarda çalışmalar yapan uzman kişilerden rapor alınabilir. Ancak, bir mahkeme dosyasında birden fazla uzmanlık gerektiren hususlar mevcut olabilir. Bu durumları tam anlamıyla incelemek ve strateji geliştirmek için VERİSUD, her alanda deneyimli personelleriyle hizmet sunar.

VERİSUD şirketi, hazırladığı raporları yalnızca fikir odaklı değil, tamamen bilgi odaklı yaklaşımlar temelinde geliştirir. William Watson’ın “Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun” anlayışıyla, hukuki dosyalara yeni perspektifler kazandırmak için burada olan VERİSUD, adaletin tecellisinin vesilesi olmak için temel değer ve ilkelerine bağlı olarak titizlikle çalışmaktadır.